5 Temmuz 2009 Pazar

susmaya zorlanan bir dilin kelebek telaşı

öfkelerinizin kılıfları ne de ışıklı...
gaza gelesi varmış beyinlerin...
ezilesi varmış kimliksizliğin...



kelimelerin tırnak içlerinde kan...
öfke
neden yaralandığını hissetmez insan...

sonra bir çocuk pişmanlığı ya da yakalanma sanrısı...

kendi kuyusu varken sorunu olmayanlar
başkalarının kuyusunun farkına varınca telaşlanıyor...

aniden kapanıyor teknolojik bir iletişimsiz aleti
hazımsızlık hat safhada...

nazikleşiyor sözlerim...

ey insanlar!
daha da kırılacak yer kalmadı bende
şimdi sıra duyularıma mı geldi
belden aşağıya çalışmak mı güçlü kılıyor sizleri...

şimdi gidin ve kendinize daha tatlı bir öfke bulun...
nedense daha da güçlendiriyor beni attığınız taşlar...

yaş ortalaması demeliyim ama neyse
susmalı... kırmaktan ziyade parçalayacak sözlerim...

teşhir evlerinizde ve kutsaliyet ormanlarınızda başarılar...
ben baltamı bıraktım
sadece kelebek arıyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder