3 Ağustos 2009 Pazartesi

ÖZÜR

konuş(a)madım hiç... konuşmuşluğumsa ses tellerimi oynatışımdı sadece...

trafik levhaları gibi kural konulabilir mi hayata? yoksa beceriksizliğimize, ben merkeziyetçiliğimize, güvensizliğimize, yalanlarımıza, saman alevi gibi istek ve arzularımıza mı yeniliyoruz? bunlardan kaçı hata olarak nitelendirilebilir?

toprağına dönemeyen bir lale soğanı belkide içimde oluşan şey... köksüzlük, kutsal olana saldırı aynı zamanda...

mülksüzlük böyle bir şey mi? sadece mal edinmek mi mülk altında tutmak? yoksa kitlenin hunharca sığındığı inanış da, davranış da ve kurallar da mülk müdür?

verebilecek inan hiç bir cevabım yok... üzgünüm... konuşmayı beceremiyorum böyle durumlarda... telefonum da kendim gibi suskun... bir hata mıydı? değildi elbette. çok mu acele oldu bitti her şey? yoksa öfkelerimizle mi hareket ettik? intikam yemini miydi?

hiç bir şey bilmiyorum... içimde büyüyen kendimi affetmiyorum ama... hiç de affetmedim zaten... hata yapmadım hiç... pişman da olmadım... çok üzüldüm ama az üzdüm... üzdüklerim içinse her gece öldüm...

bu gece de gelen mesajla öldüm... doğrudur... hiçbir şey yapmadın... sıkmadın... sen mavi gökyüzü kadar, toprak kadar güzel ve temizsin...

başından beri sorunun kendim olduğunu biliyorum... belki kırmamak adına, belki de kendime yakıştıramadığım için bir tek laf bile edemedim sana... bunun için burada herkesin önünde, tüm okuyanların önünde özürlerimi iletirim...

senden özür dilerim toprağım... yapmadığım her şey adına... dostluk adına... kardeşlik adına... yıllarımız adına... sevginin biçimini değiştiremediğim için... bu kadar toplumsal bir sorumluluğun altına elimi sokamadığım için... hala kendimle olan hesabımın bitmemiş olması için...

senin sevgin ve güvenin kadar büyük olamadığım için... özür dilerim...

kişilerin gözünde gene beceremediğim bir şey olarak kalacak... sen hep burada olacaksın.... toprağımsın benim... canımsın...

sen hep güzel kalacaksın...

1 yorum:

  1. yazı kimin için bi fikrim yok, günler haftalar aylar sonra bi anda, öylesine bi meraktan adım attığım koordinatlarında ilk cümleyi görünce bi keşke klişesi daha (kendi adıma) can buldu.
    cesaretim aslında sadece "sonunda"nın rahatlığı, kusuruma bakma.

    YanıtlaSil